Ne Diye Bindin
Necip Fazıl Kısakürek vapurla Karaköy’e geçerken yanına biri yaklaşıp:
- Üstad, diye sormuş. Peygamberlere ne diye gerek duyuldu, biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik.
Necip Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan:
- Ne diye vapura bindin ki, cevabını vermiş. Yüzerek geçsene karşıya.
Neresi Akıyor?
Kırkağaç Kaymakamlık binasının tamir gerektiği bildirilince, merkezden yazı gelmiş.
Nelerin aktığını, yegan yegan bildiriniz.
Aynı Zamanda meşhur bir hicivci olan kaymakam Eşref, cevap yazmış.
- Muslukları hariç, her tarafı akıyor.
Elimi Yeni Yıkadım
Mehmet Akif, elini yıkadıktan sonra Neyzen Tevfik’in kendisine uzattığı havlunun kirini görünce, ister istemez.
- Hayır, demiş. Elimi daha yeni yıkadım.
Fazilet
Nihad Sami Banarlının anlattığına göre Yahya Kemal bir dönemdeki sohbetlerinde sık sık şöyle dermiş:
‘Çocuklarımıza dediler ki:
- Selçuklu ve Osmanlı medeniyetin bilmemek fazilettir.
- Osmanlı devri Türkçesini bilmemek fazilettir.
- Fuzuli’yi, Nedim’i, Namık Kemal’i, Hamid’i, Fikret’i bilmemek bir fazilettir.
- Hasılı, … bilmemek bir fazilettir.
Çocuklarımız bir de baktılar ki meğer ne çok faziletleri varmış.’
İstanbul’a Dönüşünü
Yahya Kemal‘a “Ankara’nın en çok hangi tarafını seviyorsunuz” diye sorduklarında şu cevabı vermiş:
- İstanbul’a dönüşünü.
Ne Alırsınız?
Yahya Kemal, çok şişman olduğu için, bir yokuşun sonundaki dükkanın önünde dinlenirken, içeriden çıkan tezgâhtar:
- Buyrun beyim, diye atılmış, ne alırsınız?
Yahya Kemal tebessüm ederek:
- Evladım müsaade edersen bir nefes alacağım
|